Tuz Gölü, İç Anadolu’nun bembeyaz görüntüsüyle benzersiz bir yeridir. Yok olmakta olduğunu ve her yıl ciddi derecede küçüldüğünü daha önce bahsetmiştik. Hala imkanınız varsa Tuz Gölü üzerinde beyaz bulutlarla bezeli bu muhteşem doğanın hediyesini kaçırmayın. Türkiye sınırları içerisinde başka bir yerde böyle bir atmosferi yaşamanız mümkün değil. Peki bu kadar güzel olan Tuz Gölü’nün efsanesi var mı? Evet. Bu kısımda hem ilgili efsaneye değineceğiz hem de Tuz Gölü tam olarak nerede onu belirteceğiz.
Kategori: Efsaneler
-

Kahramanmaraş Ali Göl Efsanesi
Kahramanmaraş Elbistan taraflarında geçen efsanesi yöre halkı tarafından bilinir. Fakat efsane hakkında bir kaç tane farklı yorum vardır. Biz burada her iki Ali Göl Efsanesi hakkında bilinen orjinal metni burada paylaşıyoruz. Yorum kısmından sizde efsane hakkında birşeyler biliyorsanız bizlerle paylaşabilirsiniz.
-

Karadeniz Ereğli Tatil Rehberi
Erdemir’in bulunduğu şehir karma bir yapıda olmasından dolayı gelişmişlik bakımından çok yukarılardadır. Sosyal hayatı hayli renkli olan şehirde turizm acısından değerlerde bulunmaktadır. Hemen yanında Akçakoca ‘nın da olması zaten bu bölgenin turizm acısından değerinide göstermektedir. Batı karadenizin önemli şehirlerinden Ereğli bir çok alanda kendisini geliştirmek için emek sarfeder. Eğitim düzeyi çok yukarılarda olan şehirde aynı zamanda yüksek bir ekonomik seviye vardır.
-

Balıklıgöl Efsanesi
Bir zamanlar zalim bir hükümdar yaşarmış. Yaptığı bu zalimliklerle kendinden geçen Nemrut gün gelmiş kendisini Tanrı zannetmeye başlamış ve büyük tapınaklar yaptırıp içine de kendi heykellerini koydurmuş. Halkına da baskı yaparak kendisine Tanrı diye tapmalarını istemiş.
Bir gece Zalim Nemrut uykusunda korkunç bir kabus görmüş. Kan ter içinde fırlamış yatağından. Hemen sarayın bütün kahinlerini ve büyücülerini çağırtmış ve rüyasını anlatmış onlara. Nemrut’un rüyasını dinleyen kahinlerin ileri gelenleri şöyle yorumlamış Nemrut’un rüyasını: “Efendim, krallığınızda dünyaya gelecek bir çocuk sizin tahtınızı ve saltanatınızı yıkacak, ülkeniz üzerindeki hakimiyetinize son verecek.”
-

Kız Kulesi Efsanesi
Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliği imiş. Ada da çevresi sularla çevrili bir kaleyle, birbirinden güzel köşklerin ortasında yüksek bir kule varmış.
İşte bu kölede cariyeleri ile birlikte Selçuklu Sultanının güzeller güzeli can kızı yaşarmış .
Sultan, düşünde (başka bir rivayete göre falında) sevgili kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmüş. Yaptırdığı ve Kaleye ve içinde kuleye kızını bunun için kapatmış. Öyle ki, kuleye yılan girmesinde diye beton borularla Anasmaslar’dan Adaya su ve süt akıtılmış. (Anılan iki sıra beton boruların kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.)
-

Medusa Efsanesi
Mitolojik bilgiler içerir. Kainatın, Tanrılar tarafından bölüşüldüğü çağlarda, Medusa adında güzelliğiyle herkesi kıskandıran, aynı zamanda bütün tanrıları kendisine aşık eden bir kız yaşarmış. Medusa o kadar güzel bir kızmış ki yeryüzünde güzelliğiyle ona rakip olabilecek başka bir kadın bulmak mümkün değilmiş. Bu yüzden derlermiş ki, yeryüzünde bütün kadınlar bu güzelliği yüzünden Medusa’yı kıskanırmış. İşte bu güzel Medusa kendisine Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte baş Tanrı Zeus’un en sevdiği kızı zeka Tanrıçası Athena’ya ait bir tapınakta yaşarmış. Phorkus ve Keto’nun kızları olan bu üç kız kardeşten Medusa’nın haricinde diğer ikisi ölümsüzmüş.
-

Çeşme’nin Gizli Sırrı – Çeşme Deniz Savaşı
5 Temmuz 1770 Çeşme Deniz Savaşı
1995, 1996 ve 1997 yıllarında Yevstafiy kalıntıları üzerinde yapılan ve halen devam eden sualtı kurtarma kazısının düşündürdükleri.
1770 yazı Sakız ve Çeşme’deki Türkler için olduğu kadar Rum teba için de bir telaş mevsimi oluşmuştu. Pek çok Rus askerinin kalabalık filolarla Ege kıyılarına ve adalarına çıktıkları söylentisi Rus taraftarı provokatörlerin de abartısıyla giderek halk arasında endişe ve huzursuzluk yaratmaktaydı. Osmanlı ahalisi Rus tehdidinin olsa olsa Karadeniz yönünden gelebileceğini bunu da Azak kaleleri, sonra İstanbul ve Çanakkale boğazında engelleyebileceğini düşündüğü için Rusların birdenbire ortaya çıkmalarına inanmakta zorluk çekmişti. Ancak giderek daha sıklaşan haberler Mora yarımadasında savaşların sürdüğünden bahsetmekteydi. Peki ama Ruslar Karadeniz’den ve Boğazlardan görünmeden nasıl Ege’ye gelmişlerdi? Buna imkan yoktu…
